20 Ekim 2015 Salı

Bir ‘duygusal vampir’ olarak AKP'nin portresi


Herhangi bir AKP’liye “vampir” deseniz başınıza gelecek ilk iş, ülkenin yeni muktedirlerine hakaret ettiğiniz iddiasıyla tetikçi bir savcının sizin hakkınızda soruşturma açması olur. Kullandığı hiç de etik olmayan siyasi yöntemlerle üç dönem iktidar olmayı başarmış, aynı yöntemler sayesinde içinden cumhurbaşkanları çıkarmış AKP’ye toptan “vampir” dediğinizde ise başınıza gelecek olanları tahmin bile edemezsiniz.
Neyse ki AKP’nin siyaset tarzına “duygusal vampirlik” diyen bir AKP kurmayından başkası değil. 1 Kasım’da yapılacak seçime yönelik parti stratejisini belirlemek üzere 31 Ağustos’ta toplanan AKP’nin önde gelen isimlerinin burada yaptıkları dehşet veren konuşmaların tutanakları Nokta dergisi tarafından yayınlanmaya devam ediliyor. Bu tutanaklarda toplumun neden bu kadar kutuplaştırılarak birbirine düşman edildiğinin, çözüm sürecinin neden bitirilerek yeniden şiddet ve terörün tetiklendiğinin sebeplerini çıplak gözle görebiliyorsunuz.
Okuyanlarında dehşet uyandıran bu tutanakların kaleme alındığı işte bu toplantıda AKP Grup Bakan Vekili Mahir Ünal, AKP’yi bugünlere taşıyan etik ve ahlaki hiçbir ilke ve sınır tanımayan istismarcı zihniyeti çok başarılı bir şekilde ifade ediyor: “150 yıllık mirasla biz bu sorunları 13 yılda bir hal yoluna soktuk. Bunu yaparken elimizde bir pipet toplumdaki her duyguyu sömürdük. Buna psikolojide ‘duygusal vampirlik’ deniliyor.”
Ünal’ın “duygusal vampirlik” diyerek tanımladığı AKP’nin ahlak dışı istismarcılığının örneklerini saymakla bitiremeyiz. Ama herhalde bunların en başında AKP’nin “kimsesizlerin kimsesi” söylemi gelir. Söylemde kendisini “kimsesizlerin kimsesi” olarak prezante eden AKP, pratikte ise sadece bir sadaka ekonomisi yaratarak zengini daha zengin etmiş, kamu kaynaklarını peşkeş çekerek kendi yandaşlarından yeni bir zengin sınıfı oluşturmuş, yoksulları ise daha da yoksullaştırmıştır. 2002’de toplam milli servetin yüzde 39’una sahip olan toplumun en zengin yüzde 1’lik kesimi 2015’te milli servetin yüzde 54’üne sahip hale gelmişse 13 yıllık iktidarları döneminde AKP zihniyetinin tam olarak gerçekte kimin nesi olduğu konusunda yoruma bile gerek kalmaz.
Sırf yoksul edebiyatı yapabilmek için sofrasına oturulan gariban ailelerin duygularını bir vampir gibi sömüren AKP zihniyetinin iş insan onuruna yakışır istihdam koşulları yaratmaya veya asgari ücreti açlık sınırının üzerine taşımaya gelince nasıl kan emici bir yaratığa dönüştüğünü herkes biliyor. Taşeron işçilik sisteminin mucidi ve en yaygın kullanıcıları olan AKP zihniyetinin asgari ücretin artırılması konusunda nasıl da ayak direyip sermaye sahiplerinden yana tavır aldığını da herkes gördü. Lafa gelince “gününü iki hurma ile geçiren Peygamber’in ümmetiyiz” deyip, kamu kaynaklarıyla sakilliğe varan bir görgüsüzlük içerisinde kimlerin nasıl aşırı lüks ve şatafat içerisindeki saraylara, villalara, makam araçlarına ve uçaklara boğulduğunu herkes biliyor. Türlü sorunlarla, yokluklarla boğuşan “ümmet” lafı dillerinden düşmeyen bu zihniyetin sahipleri tarihin görüp görebileceği en utanılası müsriflikle bir lüks, debdebe ve şatafatın içerisinde yaşıyor.  
Ne yazık ki yoksulluk ve yoksullar AKP zihniyetinin büyük bir başarıyla “duygusal vampirlik” yaptığı istismar alanlarından sadece biri. AKP zihniyetinin dini değerler ve duygular konusundaki vampirlik iştihasını ise hiçbir şeyle kıyas etmek mümkün değil. Başörtüsü sorununu kalıcı bir şekilde çözmek yerine uzun yıllar boyunca bir hak ve özgürlük sorunu olan bu sorunu siyaseten istismarını tercih eden AKP zihniyeti pratik açıdan pejoratif bir rahatlama sağladığı bu sorunu kalıcı bir çözüme halen de kavuşturmuş değil. Bu sorunu elinde ihtiyaten “bakın biz gidersek yine gelir başörtüsünü yasaklarlar” diyebileceği bir sopa olarak tutan ve sorunun istismarına devam eden AKP zihniyetinin, siyasi istismar konusunda ne camileri, ne ezanı, ne de Kur’an-ı Kerim’i ihmal etmediğini görüyoruz. Seçim meydanlarında elde Kur’an-ı Kerim sallayacak kadar işi abartan AKP zihniyeti, toplumda dine ve dindarlara karşı alerji oluşturacak kadar dini duyguların istismarına abanmış durumda. Aynı AKP zihniyeti kendi çekirdek kitlelerini ise açtığı 1000’e yakın niteliksiz İmam-Hatip Liseleri ile avutmaya çabalıyor. Oysa bu okullara devam eden öğrencilerin ve öğretmenlerinin dindarlığı ve dini pratiklerinin yerlerde süründüğü birçok araştırmanın bulguları arasında yer alıyor.
Karşımızda öyle bir zihniyet var ki, “duygusal vampirliği” 17/25 Aralık 2013 tarihinde somut kanıtları ortalığa saçılan dünya tarihinin en büyük rüşvet, yolsuzluk ve hırsızlık cürümlerini bile adeta bir dini gereklilikmiş ve dinen meşruymuş gibi sunabiliyor. Çaldıkları kamu kaynaklarıyla, aldıkları rüşvet ve komisyonlarla, bulaştıkları yolsuzluklara elde ettikleri gayr-i meşru kaynaklarla güya “İslam davası” güdüyorlarmış. Oysa kamu kaynaklarından çalınarak oluşturulan illegal paralarla her gün onlarca yalan ve iftirasına tanık olduğumuz devasa medyalar yönetiliyor, ulusal ve uluslararası hukuk açısından konusu suç teşkil eden radikal terör örgütleri ve cihadist gruplar finanse ediliyor, silahlandırılıyor. Bu illegal kaynaklar gayr-i meşru yöntemlerle kullanılarak Türkiye’de toplum mühendisliği yapmanın yanı sıra Suriye’nin, Mısır’ın, Libya’nın ve benzeri ülkelerin iç işlerine yön verilmeye çalışılıyor.
“Duygusal vampirlik” konusunda sınır tanımayan AKP zihniyeti uluslararası sorunları da siyasi amaçları doğrultusunda işine geldiği oranda vıcık vıcık istismar etmekten çekinmiyor. Türkiye’de polis tarafından öldürülmüş bir çocuğun acılı annesini seçim meydanlarında toplanan on binlerce insana yuhalatmaktan çekinmeyen bu utanılası zihniyet, Mısır’da katledilmiş 19 yaşındaki Esma’nın arkasından televizyonlarda, manşetlerde, meydanlarda sahte gözyaşları dökebiliyor. Mısır’daki darbe mağdurlarıyla dayanışma adı altında oradaki mağduriyeti kendi mağduriyeti gibi istismar ederek aylarca mitinglerde rabia işareti yapabiliyor. Suudi Arabistanlı karanlık finansörlerinden gelen talimat üzerine ise bir daha ne Mısır’ı ne Esma’yı ne de rabiayı hatırlama ihtiyacı duymuyor.
“Büyük güç” olma ihtirasıyla Suriye’de yıllarca kankalık yaptıkları Esed rejimini yıkmaya karar veren bu zihniyet son 4 yıldır “duygusal vampirlik” stokuna Suriyelileri de eklemiş oldu. Bu istismarcı ve ikiyüzlü zihniyet, bir taraftan Esed rejimine karşı Suriyeli muhalifleri eğitip, silahlandırırken diğer yandan Esed rejimin en büyük destekçisi konumundaki İran’ın uluslararası yaptırımlar sırasındaki en büyük destekçisi olmaktan çekinmiyor. Azgın ihtirasları yüzünden yüz binlercesinin ölümünde, yüz binlercesinin sakat kalmasında, milyonlarcasının evsiz-barksız mülteci durumuna düşmesinde rolü olan AKP zihniyeti, Suriyeli mülteciler konusunda ulusal bazda istismarın zirvesine çıktıktan sonra şimdi de bu konunun uluslararası istismarının kapısını aralamış bulunuyor.
İzlediği muhteris, müdahaleci ve anti-demokratik politikalar yüzünden her geçen gün dünyada daha da yalnızlaşarak izole olan AKP zihniyeti, bu sıkışmışlığını aşmak için Suriyeli mültecileri bile bir istismar aracı olarak kullanmaktan hiç utanmıyor, çekinmiyor. 2011 yazından itibaren uluslararası toplumun mültecilere destek tekliflerini hep reddeden AKP zihniyeti, bir taraftan “açık kapı” politikası izleyerek ne kadar Suriyeli gelirse gelsin bakacağını deklare ederken, diğer yandan uluslararası gözlerden azade bir şekilde bu gelenlerden bir kısmını eğitip, silahlandırıp Esed rejimine karşı kullanmanın konforunu yaşıyordu.
Despotik tek-adam rejimi kurma hevesine kapılıp, uluslararası toplumdan tecrit edilerek marjinalleşmeye başlayınca düne kadar Suriye sınırında mültecilere yönelik “açık kapı” politikası izleyen AKP zihniyeti, Batı sınırlarında ve Ege kıyılarında bu sefer “açık pencere” politikası izleyerek on binlerce Suriyeli mülteciyi Avrupa ülkelerine doğru yönlendirmeye başladı. Bu konuda haklarını yememek ve Avrupalı liderleri istedikleri kıvama getirmeyi başardıklarını kabul etmek gerekiyor. Angela Merkel’in hafta sonu gerçekleştirdiği İstanbul ziyareti her ne kadar Merkel için bir utanç kaynağı olarak anılacak olsa da, bunu görülmedik ölçüde şantajcı ve “duygusal vampirlik”te zirve olan AKP zihniyetinin etik dışı bir başarısı olarak değerlendirmek lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder