27 Ekim 2015 Salı

Türkiye için kara bir gün


            Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından belirli bir kesime karşı zulümlere maşalık etmek üzere “proje hakimlikler” olarak kurdurulmuş olan, bu özelliği ile de demokrasi ve hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek olan operasyonel hakimlikler arasında yer alan Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği, pazartesi günü Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hukuksuz ve keyfi talebi üzerine hiçbir somut kanıt veya gerekçe göstermeksizin Bugün gazetesi, Bugün TV, KanalTürk TV ve Millet Gazetesi’nin de içinde olduğu Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum atanmasına karar verdi.
Koza İpek Holding bu hukuksuz ve keyfi kararla gasp edilmeye çalışılırken, Türkiye’nin koşar adım bir diktatörlüğe doğru gidişine kendisi “hayır” diyebildiği gibi, aynı şekilde bu despotik ve hukuksuz gidişata “hayır” deme cesaretini gösterebilen her düşünce için etkili bir platform haline gelen İpek Medya Grubu yayın organları da susturulmaya çalışılıyor. Öte yandan İstanbul’un göbeğinde 25 yaşındaki genç bir kız kendi evinde polis tarafından öldürülüyor. Bu şartlar altında açıkça görünen o ki, hukuksuz Erdoğan rejimi ve keyfi AKP despotluğu altındaki bu ülkede hiç kimsenin ne can güvenliği, ne de mal güvenliği bulunuyor. 
Her vatandaş polis tarafından kendi evinde vurulan Dilek Doğan’ın başına gelenlerin artık kendisinin veya ailesinin de başına gelebileceğinden endişe ediyor. İşinde gücündeki her şirket hukuksuz Erdoğan rejiminin ne zaman, hangi saçma gerekçeyle mülklerine keyfi şekilde el koyacağının korkusu içerisinde bulunuyor. Despotik Erdoğan rejimine ve keyfi AKP iktidarına hala boyun eğmemiş çok az sayıdaki medya organları ise bugün sıranın kimde olacağının kaygısını taşıyor. Gazeteciler, fikir adamları bu berbat şartlar altında tek satır yazabiliyorsa, tek kelime edebiliyorsa başlarına gelebilecek her türlü zulmü peşinen göze alarak bunları yazıyor, konuşuyorlar. Hukuksuzluk, baskı, zulüm ve keyfiliğin bir karabasan gibi üzerine çöktüğü Türkiye’de hukuk ve adaletin yanı sıra en temel demokratik hak ve özgürlükler bile can çekişiyor.
Lafı uzatmaya gerek yok. Özgür vicdanlı tüm demokrat sesler tek tek susturuluyor. Bu baskılar ve zulümler karşısında en büyük hayal kırıklığına ise olup bitene karşı toplumun sessizliği ve tepkisizliği sebep oluyor. Oysa susturulan gazeteler, gazeteciler değil sadece. Kendilerini ilgilendiren gerçeklere dair bilgi edinme hakları ve çocuklarına özgür bir ülke, düşüncesi ve yaşam tarzı ne olursa olsun her vatandaşın hak ve hukukunun garanti altında olduğu çoğulcu bir demokratik toplum bırakma ideali ellerinden alınıyor. Sırf sessiz kalmış olmamak için bu kısa yazıyı kaleme alıyor, Koza İpek Holding ve İpek Medya Grubu’na yapılan hukuksuz gasp girişimine karşı meslektaşlarımın sonun kadar yanlarında olduğumu ifade etmek istiyorum. 
Dün İpek Medya Grubu’na ait Bugün ve Millet gazetelerinin “Kara Bir Gün” başlığıyla kapkara bir birinci sayfa üzerine büyük puntolarla kısa, öz ve etkili bir manifesto ile çıktı. Bu sayfalar şüphesiz ki, kendilerine “AK” diyerek milleti aldatan bir hukuksuz siyasi güruhun Türkiye’nin ufkunu nasıl kararttığını da çok güçlü bir şekilde sembolize ediyor. Ben de bu kuralsız, ilkesiz, ahlaksız despotizme asla boyun eğmeyeceğine yemin etmiş bir gazeteci olarak bütün gücümle baskı altındaki bu meslektaşlarımın yanında olduğumu ifade etmek istiyorum. Bunun için meslektaşlarımın kapkara zemin üzerinde yükselen çığlıklarına ses katmak için bu sayfalarla birlikte o yazıyı da buraya alıyorum.


“Demokrasimiz, özgürlüğümüz ve Türkiye için…
KARA BİR GÜN

1 Kasım genel seçimlerine günler kala, özgür ve bağımsız İpek Medya Grubu’na yönelik gözdağı ve susturma operasyonunda bir hukuksuz karara daha imza atıldı.
“İftira” ve “suç uydurma” yöntemiyle yapılan “baskın” sonuç vermeyince, Koza Holding ve İpek Medya Grubu’nun tüm mali hesaplarının temiz olduğu ortaya çıkınca, medyamıza ve bağlı bulunduğumuz tüm Koza Grubu şirketlerine “kayyum” atandı.
Medyamızın yönetim kuruluna, “havuz gazetesi” Sabah ve atv Grubu’nun eski reklam grup direktörü ve finans müdürü atandı… Özgür medyayı susturamayınca, yayınlarının etkinliği ve geniş kitlelere ulaşmasını engelleyemeyince, tüm grubu “havuz medyası” haline getirme kararı yürürlüğe sokuldu...
TÜRKSAT’tan yasa dışı “talimat” ile atılmaya çalışılan Medya Grubumuz, bu kez “proje mahkemeler” üzerinden alınan bir kararla susturulma yoluna gidildi.
Adım adım özgür yayıncılığımız engellenirken, muhalefetin de sesini geniş kitlelere ulaştıracağı tüm mecralar sansürleniyor, karartılıyor...
“Özel mülkiyet hakkı”, “ifade ve fikir hürriyeti”, “haber alma ve verme hakkı” ayaklar altına alınırken, adil ve şeffaf bir seçim yarışı yapılması da artık imkânsız hale getirildi…
Türkiye demokrasisi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü adına kara bir gün daha yaşadık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder