26 Şubat 2015 Perşembe

Diktatörün deli gömleği ve Anayasa Mahkemesi


Türkiye’de neler olup bittiğini, ülkenin demokrasi ve özgürlükler açısından nereye gittiğini anlamak için öyle uzun uzadıya gözlemlere, derinlikli ve sofistike analizler okumaya artık pek ihtiyaç yok. Hayalindeki tek adam rejimini kurmaya doğru koşar adım ilerleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, çok açık bir anayasal suç işleyerek, Meclis’e “o yasa paketi ya çıkacak, ya çıkacak!” emrini vermesi sonrası yaşananlara şöyle bir göz ucuyla bakmak bile bu konuda yeterince aydınlatıcı olacaktır.
Türkiye’yi, çöküşteki hukuk devletinin ve demokrasinin tamamen tahribi açısından, geri dönülemez bir noktaya taşıyacak 132 maddelik tartışmalı İç Güvenlik Paketi’nin nasıl bir motivasyon ve hangi anti-demokratik yöntemlerle Meclis’ten geçirilmeye çalışıldığı herkesin malumu. Erdoğan’ın “ya çıkacak, ya çıkacak” emrini yerine getirmek konusunda olağanüstü gayret sarf eden AKP’nin Meclis’teki çoğunluğu, bu uğurda Meclis’te kan dökmeyi bile göze almış durumda. Gecesini gündüzüne katan AKP grubu, gerekiyorsa muhalefete tekme-tokat atarak, kafalarına tokmak sallayarak İç Güvenlik Paketi’nin şimdilik kritik 26 maddesini geçirmeyi başardı bile.
Ülkeye çöreklenen fiili Erdoğan diktasını resmen kurumsallaştıracak olan paketin yasa maddeleri görüşülürken AKP’nin takındığı ceberrut tavrın da paketin despotik ruhuna oldukça uygun düştüğünü samimiyetle teslim etmeliyiz. Yargıyı ve hukuku devre dışı bırakarak ülkeyi sürekli bir olağanüstü hal ya da sıkıyönetim koşullarında tutmayı amaçlayan İç Güvenlik Paketi’ni bir an önce yasalaştırmaya çalışan iktidar partisi, en temel insani hasletlerle, nezaket ve ahlak kurallarıyla, siyasi etik ve demokratik kültürle bağdaşmayacak hilelere ve ayak oyunlarına bile tenezzül edebiliyor. AKP grubu, içlerinden çıkardıkları Meclis yönetiminden de aldıkları destekle, muhalefeti susturma ve vatandaşların bilgi alma hakkını olabildiğince kısıtlama konusunda yoğun bir çaba gösteriyor.
İlk iki iktidar döneminde sürekli olarak vatandaşı merkeze alan ve onların hak ve özgürlüklerini genişleten demokratikleşme paketleri ile gündeme gelen AKP, maalesef artık sadece devleti merkeze alan, özgürlükleri kısıtlayıcı, hukuku askıya alıcı ve temel hakları budayıcı güvenlik paketleriyle gündeme gelebiliyor. Demokrasi ve hukuk devletinden uzaklaştıkça medeni dünyada da yalnızlaşan AKP, bir taraftan da bu gidişatın tam tersi bir söylemle, Kürt sorununu çözeceği vaat ve iddiasına sarılıyor.
Hemen aşağıda, paketteki yasa teklifleri Meclis’te yasalaştığında ne tür sonuçlarla karşılaşacağımıza dair bazı örnekler paylaşacağım. Bu örnekler ışığında, hukuk dışı ve anti-demokratik diktatörlük yasalarını çıkarmak için geçmişteki tüm demokrat olma iddialarından vazgeçmeyi göze alan bir iktidar partisinin herhangi bir sosyal grubun siyasal özgürlük ve sosyo-kültürel haklarına dair yapıcı ve inandırıcı bir hamlede bulunup bulunamayacağına buyurun siz karar verin.
Erdoğan’ın emri, AKP Meclis Grubu’nun itaati ile despotik İç Güvenlik Paketi yasalaşırsa; toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmak katalog suç kapsamına girecek ve bu durumda arzu edilen bütün vatandaşlar kolayca tutuklanabilecek.
Erdoğan’ın emri, AKP Meclis Grubu’nun bu emre itaati ile despotik İç Güvenlik Paketi yasalaşırsa; vatandaşlar yüzlerini kısmen kapatarak bile toplantı ve gösterilere katılırsa 5 yıla kadar hapis cezası ile yargılanacaklar. Bu durumda kara çarşaflı ve peçeli dindar kadınların Allah yardımcısı olsun!
Erdoğan’ın emri, AKP Meclis Grubu’nun bu emre itaati ile despotik İç Güvenlik Paketi yasalaşırsa;  yerel mülki amirler, kaymakamlar ve valiler toplumsal olaylar sırasında belediyelerin araç ve gereçlerine el koyabilecek, belediye çalışanlarına emir verebilecekler.
Erdoğan’ın emri, AKP Meclis Grubu’nun bu emre itaati ile despotik İç Güvenlik Paketi yasalaşırsa; mahkeme kararıyla yapılan hukuki dinlemeler üzerinden bir sürü komplo teorisi geliştiren ve bunlara dayanarak binlerce insanı görevinden alıp yüzlercesini hapse tıkan iktidarın emriyle bütün vatandaşların telefonu 48 saat süresince hiçbir mahkeme kararı ve hakim denetimi olmaksınız dinlenebilecek.
Erdoğan’ın emri, AKP Meclis Grubu’nun bu emre itaati ile despotik İç Güvenlik Paketi yasalaşırsa; Türkiye’de yapılan tüm telefon dinlemeleri Ankara’da görevli tek hakim tarafından denetlenecek.
Erdoğan’ın emri, AKP Meclis Grubu’nun bu emre itaati ile despotik İç Güvenlik Paketi yasalaşırsa; güvenlik güçleri toplumsal olaylar sırasında “cebinde taş vardı” bahanesiyle bile silah kullanabilecek.
Erdoğan’ın emri, AKP Meclis Grubu’nun bu emre itaati ile despotik İç Güvenlik Paketi yasalaşırsa; güvenlik güçlerinin ve polisin aldığı herhangi bir önleme karşı çıkmaları durumunda vatandaşlar gözaltına alınacaklar.
Erdoğan’ın emri, AKP Meclis Grubu’nun bu emre itaati ile despotik İç Güvenlik Paketi yasalaşırsa; kaymakam ve vali gibi mülki amirlerin koydukları yasaklara uymayanlar 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılacaklar.
Erdoğan’ın emri, AKP Meclis Grubu’nun bu emre itaati ile despotik İç Güvenlik Paketi yasalaşırsa; toplumsal olaylar sırasında güvenlik güçleri vatandaşlara karşı üç gün çıkmayacak özellikte boyalı su kullanacak…
Erdoğan’ın emri, AKP Meclis Grubu’nun bu emre itaati ile despotik İç Güvenlik Paketi yasalaşırsa; emniyet güçleri herhangi bir savcı kararı olmaksızın ve kimseye haber vermeksizin istediği vatandaşı 48 saat gözaltında tutabilecek.
Erdoğan’ın emri, AKP Meclis Grubu’nun bu emre itaati ile despotik İç Güvenlik Paketi yasalaşırsa; emniyet güçleri hakim ve savcı kararı olmaksızın istediği vatandaşın üstünü, eşyalarını ve arabasını arayabilecek.
Erdoğan’ın emri, AKP Meclis Grubu’nun bu emre itaati ile despotik İç Güvenlik Paketi yasalaşırsa; vatandaşların kiraladığı araç ve gittikleri yerler anlık olarak emniyet güçleri tarafından takip edilecek.
Belli ki ne sosyal muhalefet, ne de gerek Meclis içi, gerekse Meclis dışı siyasi muhalefet, 312 sandalyeyle Meclis’te yasama çoğunluğunu elinde bulunduran AKP’nin bu paketi geçirmesine engel olamayacak. Bu yüzden, tüm özgürlükçü demokratlar gözünü şimdiden Anayasa Mahkemesi’nin alacağı muhtemel tavra dikmiş durumda.
Yeni yönetimi altındaki Anayasa Mahkemesi’nin bu anti-demokratik ve Anayasa’ya aykırı diktatörlük yasalarına karşı acil bir hamleyle konuyu gündemine alarak, herhangi bir tahribata yol açmalarına imkan vermeden bu despotluk yasalarına dair iptal kararı vermesi ya da vermemesi, demokratların son umudu olmayı mı sürdüreceği, yoksa dikta rejiminin bir taşıyıcı parçasına mı dönüşmekte olduğunun da bir göstergesi olacaktır. Bakalım yeni yönetimi altında Anayasa Mahkemesi de diktatörün diktiği bu deli gömleği içerisine girecek mi? Tüm demokratların gözü üzerlerinde. Bekleyip göreceğiz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder