8 Eylül 2015 Salı

#Erdoğanİstifa


Bugün, sürekli asker ve polislerimiz şehit oluyorsa bunun sebepleri var…
Bugün, başta asker/polis aileleri olmak üzere bütün aileler çocukları ve yakınlarıyla ilgili her an kötü bir haberin ulaşacağından çok ciddi endişe ediyorlarsa bunun sebepleri var…
Bugün, ülkenin hiçbir köşesinde hiç huzur kalmamışsa bunun sebepleri var…
Bugün, toplum parça parça bölünüp kutuplaştırılmışsa ve her bir parçası ötekine düşmanlaştırılmışsa bunun sebepleri var…
Bugün, ülkenin dört bir yanında yaşayan her etnik ve inançtan vatandaşlarımız birbirine şüpheyle bakıyorsa bunun sebepleri var.
Bugün, 78 milyonluk koskoca bir milletin her ferdi büyük bir korku içerisinde her an başına kötü bir şeyler gelebileceğinden endişe duyuyorsa bunun sebepleri var.
Bugün, sıradan insanların başına endişe ettikleri kötü şeylerden pek çoğu, hiç beklemedikleri bir anda ve tam da endişe ettikleri gibi, geliyorsa bunun sebepleri var…
Bugün eli kanlı terör örgütü PKK, tarihinde hiç olmadığı kadar güçlenmişse bunun sebepleri var…
Bugün Türkiye’de başta PKK ve IŞİD olmak üzere tüm terör örgütleri için çok uygun bir iklim oluşmuşsa bunun sebepleri var...
Bugün, Türkiye dünyadan tamamen kopmuş, yapayalnız kalmış ve sıradan bir despotluk gibi iyice içine kapanmışsa bunun sebepleri var…
Bugün, Türkiye itibarını ve imajını tüm dünyada tamamen sıfırlamışsa bunun sebepleri var…
Bugün, ekonomi berbat gidiyorsa, enflasyon artıyor, işsizlik düşmüyorsa, üretim ve ihracat düşüyorsa, borçlar ve cari açık artıyorsa, yabancı yatırımcılar gelmiyor ya da gelmiş olanlar apar topar ayrılıyorsa, ülkeyi ziyaret eden turistler azalıyorsa bunun sebepleri var…
Bugün, 2008’de 1,16 olan TL’nin Dolar karşısındaki değeri 3,1 TL civarına gelmişse bunun sebepleri var…
Bugün, madenlerde yüzlerce madenci, işyerlerinde binlerce işçi ölüyorsa bunun sebepleri var.
Bugün kendi kendisini şişiren bir rant ekonomisinin azman dişlilerine dönüşen inşaat sektörünün elinde şehirlerimiz ve çevre geri döndürülemez şekilde tahrip ediliyorsa bunun sebepleri var…
Bugün, zaten hep güdük bırakılmış demokrasimiz iyice can çekişiyorsa bunun sebepleri var…
Bugün, zaten bir toplumsal sözleşme olamamış yarım yamalak Anayasamız bile sadece kağıt üzerinde kalmışsa bunun sebepleri var…
Bugün, zulüm ve despotluk zirve yapmışsa, hukuk ve ahlak ayaklar altına alınmışsa bunun sebepleri var…
Bugün, demokrasilerin olmazsa olmazı kontrol ve denge mekanizmasının saç ayaklarını oluşturan güçler ayrılığı sistemi tamamen yok olmuşsa bunun sebepleri var…
Bugün, yargı suça batmış azgın bir muktedir güruhun elinde acuze bir şaklabana dönüşmüşse bunun sebepleri var…
Bugün, bir siyaset mafyası tarafından halkın iradesi gasp edilerek yok sayılmışsa bunun sebepleri var…
Bugün, Meclis tamamen atıl bırakılmışsa, yasama ve denetim görevlerini yerine getiremez hale getirilmişse bunun sebepleri var…
Bugün, başta basın ve ifade özgürlüğü olmak üzere tüm temel insan hak ve özgürlükleri bu ülkede tek tek son nefesini vermek ve en temel özgürlükleri ellerinden alınan insanlar boğulmak üzereyse bunun sebepleri var…
Bugün, Türkiye’de en temel insan hakkı olan yaşama hakkının bile hiçbir güvencesi kalmamışsa bunun sebepleri var…
Bugün, eğitim sistemi tamamen çökmüş, hem ahlaki hem de akademik olarak işlevini tamamen yitirmişse bunun sebepleri var…
Bugün, insanlar geleceğe olan son umut kırıntılarını da büyük ölçüde yitirmişse bunun sebepleri var..
Bugün, sadece bu yazıdan dolayı bile başıma nelerin gelebileceğinden emin olamıyorsam bunun sebepleri var…
Evet, bunların hepsinin sebepleri var… Ve sandığınızın aksine bu sorunlara yol açan sebepler aslında hiç de fazla değil… Elbette ki, bütün bu sorunların sebebini tespit ve teşhis etmek çözümün ve tedavinin önemli bir kısmını oluşturuyor. Ancak sorunlara kaynaklık eden sebep veya sebepler, bir taraftan orada dimdik duruyorken ve sebep oldukları eski sorunları her geçen gün daha da derinleştirip pekiştiriyorken, diğer taraftan da sürekli yeni sorunlara yol açıyorsa çareyi doğru yerde aramak lazım. Sorunların bu kaynağını doğru tespit etmek ve çok münbit bir sorun kaynağı olmaktan acilen çıkarmak lazım… Sivrisineklerle mücadeleyi bırakmadan asıl bataklığı kurutmak lazım.
Yukarıda çok az bir kısmını saymaya çalıştığım sorunların baş sorumlusu ve kaynağı bana göre Recep Tayyip Erdoğan’dır. Tabii, bu eşsiz sorun üretme maharetini göstermesinde sıkı sıkıya vesayeti altında tuttuğu siyasetteki, bürokrasideki, iş dünyasındaki ve medyadaki azgın bir azınlığın katkılarını da unutmamak gerekir. Erdoğan ve çevresindeki bu azgın azınlığın ihtirasları yüzünden Türkiye maalesef her geçen gün daha da yaşanmaz bir hale geliyor.
Öte yandan, sanırım kaynağına dokunulmadan sorunlara çözümler bulmaya çalışmak büyük bir aptallık olur. Büyük bir basiretsizlik ve körlükle sorunlara kaynaklık edene çözüm için umut bağlamak ise çok daha büyük bir aptallık olacaktır. Neticede Einstein’ın dediği gibi “aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır.” Maalesef, bu durum bu ülkede son yıllarda sıklıkla görülür oldu. Çünkü halkın önemli bir kısmı ya çözümü tekrar be tekrar sorunun kaynağından ve sebeplerinden bekliyor ya da sorunlara yol açan sebepleri ortadan kaldırmadan bir çözüm olabileceğini umuyor.
            Oysa, yapılması gereken son derece net ve açık. Bütün bu sorunlara yol açan, işlemedik anayasal suç bırakmayan Erdoğan ve vesayeti altındaki hükümetten bir an önce kurtulmak gerekiyor. Belgeleri, kanıtları ortalığa saçılmış yolsuzluk iddiaları, terör örgütleriyle netameli ilişkileri bir yana, bu ülkede yaşanan vahim sorunların her biri aslında sorumluluk ve izzet sahibi olanlar için istifaya yeter.
İstifa talep ediyoruz ama maalesef Erdoğan ve taifesinden böyle bir sorumluluk ve izzetli duruş göstermelerini bekleyemiyoruz. Bu yüzden bu sorunların müsebbiplerini demokratik yollardan alaşağı etmekten başka geriye meşru bir çare kalmıyor. Bu sorunlardan kurtulmak ve sorunlara kaynaklık edenlerle hukuk önünde hesaplaşmak için 1 Kasım’da halkın önünde büyük bir fırsat bulunuyor. Tabii 1 Kasım’da seçim olabilirse. Ya nasip!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder