Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından belirli bir kesime karşı
zulümlere maşalık etmek üzere “proje hakimlikler” olarak kurdurulmuş olan, bu
özelliği ile de demokrasi ve hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek olan operasyonel
hakimlikler arasında yer alan Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği, pazartesi günü Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hukuksuz ve keyfi talebi üzerine hiçbir somut kanıt
veya gerekçe göstermeksizin Bugün gazetesi, Bugün TV, KanalTürk TV ve Millet
Gazetesi’nin de içinde olduğu Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere
kayyum atanmasına karar verdi.
Koza İpek
Holding bu hukuksuz ve keyfi kararla gasp edilmeye çalışılırken, Türkiye’nin koşar
adım bir diktatörlüğe doğru gidişine kendisi “hayır” diyebildiği gibi, aynı
şekilde bu despotik ve hukuksuz gidişata “hayır” deme cesaretini gösterebilen
her düşünce için etkili bir platform haline gelen İpek Medya Grubu yayın organları
da susturulmaya çalışılıyor. Öte yandan İstanbul’un göbeğinde 25 yaşındaki genç
bir kız kendi evinde polis tarafından öldürülüyor. Bu şartlar altında açıkça
görünen o ki, hukuksuz Erdoğan rejimi ve keyfi AKP despotluğu altındaki bu
ülkede hiç kimsenin ne can güvenliği, ne de mal güvenliği bulunuyor.
Her
vatandaş polis tarafından kendi evinde vurulan Dilek Doğan’ın başına gelenlerin
artık kendisinin veya ailesinin de başına gelebileceğinden endişe ediyor. İşinde
gücündeki her şirket hukuksuz Erdoğan rejiminin ne zaman, hangi saçma
gerekçeyle mülklerine keyfi şekilde el koyacağının korkusu içerisinde
bulunuyor. Despotik Erdoğan rejimine ve keyfi AKP iktidarına hala boyun eğmemiş
çok az sayıdaki medya organları ise bugün sıranın kimde olacağının kaygısını
taşıyor. Gazeteciler, fikir adamları bu berbat şartlar altında tek satır
yazabiliyorsa, tek kelime edebiliyorsa başlarına gelebilecek her türlü zulmü
peşinen göze alarak bunları yazıyor, konuşuyorlar. Hukuksuzluk, baskı, zulüm ve
keyfiliğin bir karabasan gibi üzerine çöktüğü Türkiye’de hukuk ve adaletin yanı
sıra en temel demokratik hak ve özgürlükler bile can çekişiyor.
Lafı
uzatmaya gerek yok. Özgür vicdanlı tüm demokrat sesler tek tek susturuluyor. Bu
baskılar ve zulümler karşısında en büyük hayal kırıklığına ise olup bitene
karşı toplumun sessizliği ve tepkisizliği sebep oluyor. Oysa susturulan
gazeteler, gazeteciler değil sadece. Kendilerini ilgilendiren gerçeklere dair bilgi
edinme hakları ve çocuklarına özgür bir ülke, düşüncesi ve yaşam tarzı ne
olursa olsun her vatandaşın hak ve hukukunun garanti altında olduğu çoğulcu bir
demokratik toplum bırakma ideali ellerinden alınıyor. Sırf sessiz kalmış
olmamak için bu kısa yazıyı kaleme alıyor, Koza İpek Holding ve İpek Medya
Grubu’na yapılan hukuksuz gasp girişimine karşı meslektaşlarımın sonun kadar yanlarında
olduğumu ifade etmek istiyorum.
Dün İpek
Medya Grubu’na ait Bugün ve Millet gazetelerinin “Kara Bir Gün” başlığıyla kapkara
bir birinci sayfa üzerine büyük puntolarla kısa, öz ve etkili bir manifesto ile
çıktı. Bu sayfalar şüphesiz ki, kendilerine “AK” diyerek milleti aldatan bir hukuksuz
siyasi güruhun Türkiye’nin ufkunu nasıl kararttığını da çok güçlü bir şekilde sembolize
ediyor. Ben de bu kuralsız, ilkesiz, ahlaksız despotizme asla boyun eğmeyeceğine
yemin etmiş bir gazeteci olarak bütün gücümle baskı altındaki bu meslektaşlarımın
yanında olduğumu ifade etmek istiyorum. Bunun için meslektaşlarımın kapkara
zemin üzerinde yükselen çığlıklarına ses katmak için bu sayfalarla birlikte o
yazıyı da buraya alıyorum.
“Demokrasimiz,
özgürlüğümüz ve Türkiye için…
KARA BİR GÜN
1 Kasım
genel seçimlerine
günler kala, özgür ve bağımsız İpek Medya Grubu’na yönelik gözdağı ve susturma
operasyonunda bir hukuksuz karara daha imza atıldı.
“İftira” ve “suç uydurma” yöntemiyle yapılan “baskın” sonuç vermeyince, Koza
Holding ve İpek Medya Grubu’nun tüm mali hesaplarının temiz olduğu ortaya
çıkınca, medyamıza ve bağlı bulunduğumuz tüm Koza Grubu şirketlerine “kayyum” atandı.
Medyamızın
yönetim kuruluna, “havuz gazetesi”
Sabah ve atv Grubu’nun eski reklam grup direktörü ve finans
müdürü atandı… Özgür medyayı susturamayınca, yayınlarının etkinliği ve geniş
kitlelere ulaşmasını engelleyemeyince, tüm grubu “havuz medyası” haline getirme kararı yürürlüğe sokuldu...
TÜRKSAT’tan
yasa dışı “talimat” ile atılmaya
çalışılan Medya Grubumuz, bu kez “proje
mahkemeler” üzerinden alınan bir kararla susturulma yoluna gidildi.
Adım adım
özgür yayıncılığımız engellenirken, muhalefetin de sesini geniş kitlelere
ulaştıracağı tüm mecralar sansürleniyor, karartılıyor...
“Özel mülkiyet hakkı”, “ifade ve fikir hürriyeti”, “haber alma ve verme
hakkı” ayaklar
altına alınırken, adil ve şeffaf bir seçim yarışı yapılması da artık imkânsız
hale getirildi…
Türkiye
demokrasisi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü adına kara bir gün daha
yaşadık...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder